Allah "bize" salat etti... Salat nedir?
Herkese Selam...
Salat ile ilgili bir çok farklı iddia var. Hangisi tutarlı açıklama? Kuran'daki Salat gerçeği ne? Kendi fikrinizi oluştururken neye göre karar vereceksiniz? Bu makalenin diğerlerinden farkı tarih, sözlük, rivayet, atalar öğretisi etkisinden uzak durularak sadece Kuran'da verilen bilgilerle yetinilmeye çalışılması ve ayetlerin diğer ayetlerle açıklanmasına dayanmasıdır. Yani 11/1'de belirtildiği gibi Kuran'ın fussileti (detaylı açıklama) Allah'a ait. Örneğin, Nisa 102'dekiler ayet öğreniyor diyorum, bunun gerekçesi Kuran okunduğunda secde edildiğini söyleyen 17/107 ve savaştan önce gelen 8/66'yı örnek gösteriyorum...
Özet geç diyenler için: Sadece Kuran'dan öğrenildiğinde bizden istenen es-salat, bir ritüel veya rekatlı bir şey olamıyor bu yüzden tarihe, hadise, sözlüklere gidiyorlar oysa Allah bize salat ederek ayetlerini gönderdi, elçisi salat vakitlerinde ayetleri öğretti ve Allah da bizden ayetlerine yönelip öğrenmemizi, anlamaya çalışmamızı ve uygulamamızı istiyor, ayetleri geri üflememizi değil! Maide 6-7 ve Nisa 102'de Kuran'ın ilk muhataplarının ayet öğrendiğini ortaya koyduktan sonra salat yerine namaz yazma gerekçesi kalmıyor!
Bu çok tartışılan Salat kavramı nedir? Salat yerine "namaz" yazma gerekçesi var mı? Allah bizden bir ritüel mi istiyor yoksa ayetlerini takip etmemizi mi? Kuran'da salatlarında yanılanlardan bahsedildiği halde salat kavramı açıklanmıyor mu? gibi soruların cevaplarını Kuran'da arayalım...
Kuran'da sallâ (salat etmek) fiili tevella kavramının zıt anlamlısı olarak kullanılmıştır. Bunu 75. surenin 31 ve 32. ayetlerinden görebilirsiniz:
75/31 fe lâ saddeka ve lâ sallâ.
(ne doğruladı ne salat etti)
75/32 ve lâkin kezzebe ve tevellâ.
(aksine yalanladı ve yüz çevirdi)
Tevella içeren ayetleri incelediğinizde bu kavramın bir şeyle ilgiyi alakayı kesmek, bir şeye sırtını dönmek, geri durmak gibi anlam taşıdığı dolayısıyla sallâ yani salat etmek fiilinin bunun tersine bir şeyle ilgili olmak, bir şeye yönelmek, bağlantı kurmak, bağlantılı olmak gibi bir anlam taşıdığı yine Kuran'dan öğrenilebilir, sözlüklere gitmek yok! Maun suresi salatlarında yanılanların özelliklerinden bahseder, Salat kritik bir kavram olduğu için resmen kilitlenmiş dolayısıyla tarihten veya insan yazımı sözlüklerden değil yine Kuran'dan öğrenmeye çalışmamız gerekir. Başkalarıyla bir işiniz yok!!! Herkes Kuran'a gidecek, muttaki olanlar rehberlik alacak (2/2)...
Allah, karanlıklardan aydınlığa çıkalım diye bize SALAT ettiğini söylüyor (33/43). Allah bizi karanlıklardan aydınlığa nasıl çıkartıyor? Kuran bu konuda cevap vermiyor mu? veriyor ama namastecilerden duyamazsınız: Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna kanıt içeren açıklayıcı ayetleri indiren O’dur. Kuşkusuz Allah, Çok Şefkatli’dir, Rahmeti Kesintisiz’dir. (57/9)
Allah, karanlıklardan aydınlığa çıkalım diye ayetlerini gönderiyor, biz de bu ayetleri öğrenerek, anlayıp uygulayarak SALAT ediyoruz. Allah, ayetlerini bize nasıl gönderdi? elçisine, nebisine salat ederek/ bağlantı kurarak ayetlerini gönderdi (33/56) ve dedi ki ilk muhataplara siz de nebiye SALAT edin yani nebi ile bağlantı kurun, nebiye yönelin.
Bakın, 33/43 ve 33/56'daki salatı size "salat çoh anlamlı yauv" diyerek rahmet, destek, övmek, zart, zurt diye geçiştirip 57/9'dan hiç bahsetmiyorlar. Allah açıklamış işte Kuran'da bize ve nebiye nasıl salat ettiğini, niye görmüyorlar? Onların gözleri vardır görmezler! Kavramlara ayet bazında sıkıştıkça yeni anlam yüklemişler! Ayetleri kendi başınıza diğer ayetlerle anlamaya çalışıp sürüden ayrılırsınız diye ödleri patlıyor, mealler dezenformasyonlarla dolu olmasına rağmen "meal okumayın tefsir okuyun" diye yırtınıyorlar...
Peki ayet gönderilmiş nebi ile bağlantı kurup ne yaptılar?
Nisa 102'dekiler ayet öğreniyor! Tehlikeli ortamlarda ayet geldiğinde 2 gruba ayrılıp birbirlerini koruyarak ayetleri öğrendiler. Örneğin Enfal 66. ayet savaş öncesi gelmiş ve müslümanların muhtemelen Bedir savaşı öncesi durumunu anlatan bir ayettir. Kuran okunduğunda ÇENE ÜZERİNE secde edildiğine dair (17/107) gibi ayetler var. Kuran okununca çene üstü yere kapaklanılmaz, iman edenler okunan bilginin Allah'tan geldiğini KARŞI ÇIKMADAN kabul eder. İman etmeyenler ise Kuran okunduğunda SECDE etmez yani okunan bilginin Allah'tan geldiğini kabul etmez: Onların nesi var ki inanmıyorlar? Kendilerine Kur’an okunduğu zaman SECDE etmiyorlar. Aksine, gerçeği yalanlayan nankörler, yalanlıyorlar. (İnşikak 20-22) Tehlikeli bir ortamda bulunduklarından salat süresini kısaltabiliyorlar, salat vakitleri başlığını okuyunuz...
es-salat, ayetleri öğrenerek ikame edilir. Yani "o bağlantı" ayetleri öğrenerek ayakta tutulur. Mekkeli müşrikler de "salat" ediyorlardı
ancak onların salatı bir tür ritüel ve 8/35'te Allah onları kınıyor: ...Öyleyse küfrünüzden dolayı azabı tadın! Salatlarında yanılanların ilk özelliği ne? Dini yalanlayanı görüyorsun değil mi!
( Maun 1) Mekkeli müşrikler salat ediyor ama ayetlerin Allah'tan geldiğini kabul etmiyor, Allah'ın ayetleriyle
bağlantı kurmaları gerekirken, ayetlerin Allah'tan geldiğini kabul etmiyor, "bu bir insan
sözüdür" diyorlar. Yanlış bir SALAT algısı var bu yüzden salatın/ bağın/
bağlantının ikame edilmesi yani düzeltilmesi/ ayağa kaldırılması
isteniyor.
Tevbe 5'deki antlaşmayı bozan müşriklere namaz kıldırmadılar, onlara tevbe 6'da bildirildiği gibi Allah'ın sözünü işitme imkanı tanıdılar yani vahyi öğrettiler.
Maide 6 ve 7. ayetler bile Kuran'ın ilk öğrencilerinin vahyi öğrenmek için toplanacakları zaman temizlenip gitmelerini söylüyor. Hem zihinsel hem fiziksel temizlik var, temizlik kısmını geçiyorum ayetin son kısmına dikkat: ...Allah üzerinize nimetini tamamlamak istiyor... (5/6) bu ayet nimetin henüz tamamlanmadığı dönemi anlatıyor. Elçi döneminde doğal olarak vahiy gelmeye devam ediyor ve bir sonraki ayeti okuduğunuzda : ve Allah’ın, size olan nimetini hatırlayın “işittik ve itaat ettik” demiştiniz... (5/7)
esSalât için temizlendiler, toplandılar, Resul vahyi BEYAN etti, vahyi öğrenip iman edenler "işittik ve itaat ettik" dedi! ne namazı niyazı adamlar vahyi öğreniyor! Maide 3'te Allah üzerimize nimetini tamamladığını, dinimizi olgunlaştırdığını ve bizim için İslam'ı seçtiğini söylüyor. Bu yüzden Maide 6-7 nimetin henüz tamamlanmadığı vahiy dönemini anlatıyor.
1400 yıl önce vahiy toplantılarına her kesimden katılım arttıkça bir temizlik ihtiyacı doğmuş ki bir temizlik standardı getirilmiş. Ayette, tuvaletten gelince elinizi suyla su yoksa toprakla temizleyin diyor. Yani 1400 yıl önceki kişisel temizlik anlayışı günümüzdeki gibi değilmiş... Bu da Maide 6'nın neden sonradan geldiği iddiasını da açıklıyor. "abdestsiz namaz" dönemini gelenekçiler nasıl açıklıyor? hadis varmış daha önce öğretilmiş! e daha önce öğretildiyse niye ayet geldi o zaman!
Maide 6'ya gelince cunub kavramından da bahsetmek gerek. Cunub, geleneğin çarpıttığı bir başka kavram. Size namaz diye yedirdikleri salat bir ritüel değildir dediğimiz zaman aynştaynlar hemen atlıyor: Maide 6 ve Nisa 43'teki cenabetlikle ne ilgisi var!?
Kuran'da
cunub ayrık, öte, uzak olmak demek. Sadece madden değil manen de uzak
olmak demektir. Kuran'daki diğer kullanımlarından da bu anlaşılıyor: Bir
zamanlar İbrahim şöyle demişti: "Rabb'im! bu şehri güvenli kıl. Beni ve
çocuklarımı putlara kulluk yapmaktan uzak, ayrık (cnubni) tut." 14/35
Dolayısıyla Kuran'daki cunubseniz arının ifadesi, zihnen uzaksanız kendinizi öğrenmeye hazırlayın
demek. İnsanların sorunları olabilir, her zaman zihnen öğrenmeye hazır
olmayabilir. Bu yüzden Yaratıcı, vahyini öğreneceğimiz zaman zihnen
de hazır olmamızı istiyor. Aklınız başka yerlerde iken nasıl
öğreneceksiniz değil mi!
Yani "cunubseniz arının" ifadesini daha
geniş kapsamlı düşünmek gerek. Cenabetlikle bir ilgisinin olmadığı Maide
6. ayetin devamındaki "kadınlarınıza dokunduysanız" ifadesinden belli
oluyor. Eğer cunub cenabetlik olsaydı niye kadınlarınıza dokunduysanız
diye ayrıca belirtsin. Fiziksel olarak da hani öyle kirli, pis olmak ki insanlardan ayrık, uzak, öte gezmek gibi düşünülerek tamamen fiziksel
temizlik anlamı da barındırmaktadır.
Maide 6'da "wudu", Nisa 102'de "rekat" görüyorsanız ciddi bir sorununuz var demektir: Allah'tan daha çok biliyorsunuz! Ne bilmemiz gerekiyorsa Kuran'da verilmiştir, daha fazlasını aramayın, ekleme yapmayın, tanım geliştirmeyin! Maide 6'ya "wudu/abdest" demeye başladığınızda ayetteki müteşabiyeti ortadan kaldırıyorsunuz! Zihinsel temizlik gitti! İsteklerinizi bir kenara bırakıp, bildiklerinizi unutup, sadece Allah'ın indirdiğinden öğrenmek gitti! Zihnen hazır olmak gitti! Tabi wudu, rekat gibi sayıklamalar yapıyorsanız!
Kıyam, rükû, secde, mescit, kıble ne demek oluyor peki??
Kuran kavramlarına başta "sünnet" olmak üzere yeni anlamlar yüklenip İslam dışı başka bir öğreti oluşturulmuş. Kuran'da bulunmayan rekat, farz, wudu gibi arapça kelimelerin tespiti kolay ancak Kuran'da bulunan kavramlara yüklenmiş yeni anlamlar, ayetleri anlamaya çalışanlar için sıkıntı. bin küsür yıllık geleneğin yerleştirdiği anlam, Kuran'daki anlamın önüne geçmiş.
Rekat kavramına kadar "sadece Kuran" taklidi yapan pagan ritüelcilerin
suyu bulandırarak balık yakalamaya çalıştıkları konu budur: Kuran'daki
mevcut kavramlara yeni, ritüeli çağrıştıran anlam yüklemek! Salatla ilişkilendirilmeye çalışılan Kuran kavramlarını, ayetleri kelime kelime inceleyerek Kuran'dan öğrenmek, Kuran'daki kullanımına dikkat etmek gerek...
Ritüeli korumaya çalışanların anlamamakta ısrar ettikleri bir konu da bir fiilin farklı şekillerde gerçekleşebilmesidir: örneğin Allah ayetlerini göndererek bağlantı kurar, biz ise o ayetleri öğrenerek, anlamaya uygulamaya çalışarak bağlantı kurarız.
Kuran'da SÜNNET: Kuran'da sünnet kavramı 16 kez geçer ve hiçbiri "elçi Muhammed'in, resulün, nebinin sünneti"nden bahsetmez. İlk tahrif ettikleri kavram bu, çok anlamlılık dümeni bu kavramdan başlıyor. Gelenekçilerin "sünnet" zokasını yuttuktan sonra iflah olmanız çok zor ancak Kuran'daki kullanımı ortada, tamamen Allah'a ait bir kavram.
Kuran'da SECDE: Muhatabın üstünlüğünü kabul etmek demektir, fiziksel bir anlamı yoktur. Hangi ayette yerine koyarsanız koyun, "Rab olarak kabul etmek" de secde etmektir, şehirdeki otoritenin üstünlüğünü kabul etmek de secde etmektir: Şu şehre girin, orada dilediğinizden bol bol yiyin. O kapıdan secde ederek girin... (2/58)
Melekler Adem'e secde etti yani onun üstünlüğünü kabul etti, şeytan etmedi...
Kuran'da RÜKU: Eğer bildiklerinizi unutup sadece Kuran'dan öğreniyorsanız rüku, salatın bir bileşeni değildir. Bu yüzden 2 ayette salatı ikameden sonra kullanılmıştır.
Kuran'da KIYAM: esSalat bitince KIYAMda, otururken, yatarken Allah'ı anın... (4/103) Hani esSalat namaz değil miydi? Hani KIYAM namaza delildi? esSalat sırasında KIYAMda durun diye bir ayet yok ama esSalat bitince KIYAM var!
Kuran'da MESCİT: Secde edilen yer... Kuran okunduğunda çene üzerine SECDE edildiğini söyleyen ayetlerden bahsetmiştim. Mescitler yere kapaklanılan yerler değil, Allah'ın ayetlerinin öğrenildiği yerlerdir! Kabe bir mescittir. Adem'den beri olan da Allah'ın karanlıklardan aydınlığa çıkalım diye gönderdiği ayetleridir... Kuran'da yapı olarak cami kavramından bahsedilmez! camiler ritüelcilerin icadıdır.
Kuran'da DUA: Kuran'da dua kelimesi geçiyor zaten. Es-salat dua değildir...
Kuran'da KIBLE: Salat ve kıblenin beraber geçtiği tek ayet var namastecilerden duyamazsınız: Musa ve kardeşine vahyettik: “Halkınız için Mısır’da evler hazırlayın. Evlerinizi KIBLE yapın ve salâtı ikame edin. Mü’minleri müjdele.” 10/87 ritüelci mantığına göre çoğul "kıble" olamayacağı açık ve ayette görüldüğü gibi evlerin kıbleye dönüştürülmesi söz konusu. Adamlar can derdinde Mısır'dan çıkmaları gerekiyor ve Allah onlara ayetleriyle yol gösteriyor! ne namazı ritüeli, adamlar vahyi öğreniyor! Kıble toplanma yeridir.
Bakara 144'te ne salat ne kıble diyor bu ayeti "kıble"ye delil diye getiriyorlar. Vechinizi mescidi haram'a çevirin içerikli ayetler kafa karıştırıyor olabilir. Bunun için Kuran'daki vech içeren ayetleri okumanız gerek. 80-90 kadar ayet var bi bakın bakalım Allah "surat"tan mı bahsediyor yoksa başka bir şeyden mi! vechinizi dine çevirin, vechinizi Allah'a dönün, Allah'ın vechini kazanın gibi ayetler olduğunu göreceksiniz...
Hicretten önce müşrikler, Muhammet ve takipçilerinin Kabe'de toplanmalarına engel oluyor (Enfal 34) ancak Mekke'nin fethinden sonra Kabe, elçi İbrahim zamanında olduğu gibi vahyin yayıldığı bir merkez olabiliyor. Fakat zamanla salat tekrar bir ritüele dönüştürüldüğü için dinini Kuran'dan değil tarihten öğrenenler konuyu anlamakta sıkıntı çekmektedir.
Mescid yönlerinin 100-150 yıl sonra Kabe'yi işaret etmeye başlaması salatın sonradan tekrar ritüele dönüştürüldüğünün kanıtıdır.
REKAT KONUSU
Sadece rekat konusu bile bizden istenen es-salatın
namaz veya bir ritüel olmadığının kanıtı. Allah Kuran'da rekatlı bir
salattan bahsetmiyor. Tuvaletten gelince elini suyla, su yoksa toprakla
temizle diyor, kadınların hayız durumundan bahsediyor, nebinin evine
izinsiz girmeyin, nebinin evinde fazla durmayın vb detaylara giriyor ama
bir kez bile "rekat" demiyor. Kuran'a 1400 yıldır "rekat" diye bir kelime ekleyemediler!
Ayetlerle kurulması gereken bağlantıyı fiziksel bir ritüele çevirdiğinizde tek başınıza bir sorun yaşamazsınız ama topluluk halinde sorun yaşarsınız. Bu yüzden "rekat" diye bir şey uydurulmak zorunda kalınmış. Bu rekat denilen şey Allah adına uydurulmuş bir yalandır!
SALAT VAKİTLERİ
Salat vakitlerinin anlatıldığı Hud 114 ve İsra 78'de hitap elçiyedir çünkü elçi, salat vakitlerinde ayetleri öğretiyordu!
Nisa 101-107 ayetleri sizi değil, elçi ve ilk muhatapları anlatır. Nisa 103'te vakitler el-muminune üzerine yazılı (kitaben) diyor farz marz demiyor! Tevbe 5'de bütün müşrikleri öldürün mü diyor yoksa antlaşmayı bozan müşrikleri mi (el-müşrikine) ?
Kuran boyunca bahsedilen salat vakitleri de Salat-ı fecr ve Salat-ı işa... Kuran'da başka bir salat vakti yoktur. Sabah, gece gibi zaman dilimlerinden bahsedilir ancak bunlar salat kelimesiyle kullanılmaz. Hud 114'te Salat-ı fecr ve Salat-ı işa tanımlanır, İsra 78'de Salat-ı işa anlatılır. Hud 114'teki "ve" ayrıca anlamında değil, 1400 yıllık arapça "ve"yi türkçedeki "ve" gibi düşünmeyin, açıklama-tarif devam ediyor: Gündüzün iki ucunda, gündüz kısmında değil gecenin zülüflerine doğru... Unutmayın! Hud 114 ve İsra 78'deki hitap elçiye, elçi bu vakitlerde vahyi yayıyor, ayetleri insanlara ulaştırıyordu.
es-salat, ayetleri öğrenerek, anlamaya çalışarak ikame edilir, bir öğrenme faaliyetidir. Allah salat edip ayetlerini gönderdi ya eğer biz ayetleri öğrenmezsek, anlamaya çalışmazsak bu salat ayakta duramaz, bağlantı kopar!
Peki artık elçi olmadığına göre biz ne yapacağız? Biz de tek başımıza veya başkalarıyla beraber salatı ikame edebiliriz, arapça bilmeye gerek yok, ayetleri kelime kelime inceleyebildiğimiz, kök araması yapabildiğimiz siteler var bunlarla ayetleri anlamaya çalışabiliriz. mezhepli, ritüelci tiplerin meallerinden bahsetmiyorum! Salat nedir, secde nedir, kıble, vech, cunub vb nedir Kuran'dan öğrenmeniz gerek, kelime kelime çeviriye bakmalısınız, kavramların Kuran'daki kullanımına ve ayetin kimden bahsettiğine, kime hitap ettiğine dikkat etmelisiniz, her okuduğunuzun -bu da dahil- peşinden gitmeyin, kontrol edin gerçekten öyle mi diyor ayette. Rüku, hasenat yerine "namaz" yazan mealciler var. Ortalıkta gelenekçi mealleri okuyup okuyup Kuran okuduğunu sanan bir güruh yarattılar ona göre...
Bu vakitler günümüzde disiplin yaratmak için kullanılabilir. İlk muhatapların bile gece yazılmış bir salat olmamasına rağmen elçiyle beraber olduklarını müzzemmil suresinde görebiliyoruz veya gündüz yazılı bir salat olmamasına rağmen toplanma günü gündüz salat yapıldığı anlaşılıyor. Allah karanlıklardan aydınlığa çıkalım diye salat ederek ayetlerini yollamış bu ayetlerin öğrenilmesi konusunda disiplin yaratmak istiyorsanız buyrun salatı fecr ve salatı işa...
Ezan: Elçi Muhammed dönemi uygulamasıdır. Salat vakti geldiğini insanlara duyurmak için yapılan bir uygulamaydı. "Salat vakti gelince ezan okuyun" veya "şöyle ezan okuyun" diyen bir ayet yok. Bu uygulama o dönemin şartları gereği vardı.
Not 1: Vusta, bir vakit veya orta demek değildir. Vusta bir şeyin en hayırlısı, en iyisidir. Yoksa haşa Allah 2/143'te vahiy gönderdiği toplumun ortalama bir toplum olmasını mı istedi?
Bakara
238'deki "salatı vusta" ifadesi, hemen öncesindeki boşanma ayetlerinin
uygulanmasında "en iyi, en hayırlı kararın, uygulamanın" gözetilmesinden
bahsediyor, yani yine ayetlere yönelme söz konusu. Boşanma hassas bir
konu olduğu için dikkatli olunması ve dengenin korunması isteniyor.
Boşanma ayetlerinin arasında ne namastesi, ritüeli!
Not 2: Nur 58'de öğlen vakti bir salat olmadığı açıktır. Salat-ı fecr, Salat-ı işa'dan ve öğle vaktinden bahsediyor ama öğle salatı demiyor.
Not 3: Hud 114'te geçen "gecenin zülüfleri" ifadesinin çoğul olarak geçme sebebi gecenin belli bir başlama vakti olmamasındandır. Güneş batınca akşam oldu, güneş doğunca sabah oldu diyebilirsiniz ama gece ne zaman başladı? veya gecenin karanlığı ne zaman aydınlanmaya başladı? Yan yana duran iki kişi bile farklı zamanlar verebilir bu konuda. Görseldeki 4'er çizgi gecenin zülüflerini temsilen konulmuştur...
"SALATI İKAME EDİN, ZEKATI VERİN!"
Kuran'da sıkça beraber geçen ikili. Size "namaz kıl, para ver" diye anlatıyorlar ama aslında Allah, vahiyle kurulan bağlantıyı düzeltmemizi/ ayakta tutmamızı ve arınmaya ulaşmamızı söylüyor... Gelenekçilerin anlattığı gibi günde 5 kez namaz ve senede 1 kez para vermek niye bu kadar sıkça art arda gelsin ve tekrarlansın?
Yanlış bir salat algısı olduğu için salatı ikame etmemizi yani bağlantıyı düzeltip, ayağa kaldırmamız isteniyor. İkame, ayağa kaldırmak, ayakta tutmak demek. Düzeltme anlamı da var bunu kehf 77'de görebilirsiniz, yıkılacak bir duvar düzeltiliyor.
zkv kökünden gelen kelimeleri içeren ayetleri incelerseniz zekatın arınmak olduğunu göreceksiniz. 80/3'te elçiye gelen kör için "Sen bilemezsin belki o arınacak!" diyor örneğin veya 35/18'de ...Sen, ancak görmedikleri halde rabb’ine içtenlikle saygı duyan ve salatı ikame edenleri uyarırsın. her kim arınırsa kendisi için arınmış olur. dönüş Allah’adır.
Şirkten arınmak için, karanlıklardan aydınlığa çıkmak için Allah'ın ayetlerini öğrenmemiz gerekiyor, ayetleri öğrenerek vahiyle kurulan o bağlantıyı ayakta tutup, arınmamız isteniyor.
Vermek olarak anlatılan atu kelimesi de vermek, gelmek gibi geniş anlamlı bir kelimedir.
"KURAN OKUMAK"TAN BAHSETMİYORUM
Maide 6-7 ve Nisa 102'de ayet öğrenildiğini ortaya koyduktan sonra çöken namaste karşısında namastecilerin sağda solda yeni savunma mekanizmaları geliştirmeye çalıştıklarını görüyorum.
Meal okumaktan, Arap alfabesine göre ses çıkarmaktan değil Allah'ın karanlıklardan aydınlığa çıkmamız için BİZE salat ederek gönderdiği ayetlerini öğrenip anlamaya çalışmaktan bahsediyorum! es-salat için asgari şart ne 4/43'te: Ne dediğini bilmek! Salat bu şekilde ayakta kalır! Salat, tesbih yerine "bazen" namaz yazıp Allah'ın kelimelerini değiştirerek değil. Allah bize mesaj göndermiş biz bu mesajı anlamaya çalışmazsak arada bağlantı ikame olmaz! Kuran'da olmayan rekatları bilip "sadece Kuran" edebiyatı yapan namastecilere dikkat!
TOPLANMA SALATI (CUMA)
Toplanma salatı elçi dönemiyle ilgili. Ayetlerden şehirde pazar/panayır kurulduğu anlaşılıyor yani şehirde bir hareketlilik var ve şehre dışarıdan katılım olmalı. elçi de vahyi yaymak için insanları çağırıyor, okul gibi düşünün, vahyi öğrenecekler.
Ancak dışarıda eğlence ve ticaret olduğu için bazı katılımcılar pek ilgi göstermiyor ve elçiyi ayakta bırakıyorlar! Kuran'dan öğreniyorsanız durum bu... Yani günümüzde cuma günleri ayrıca bir şey yapmanıza gerek yok. Ha "ben elçiyi örnek alıyorum, vahyi yaymak istiyorum" diyorsanız siz bilirsiniz. Şurada yazdıklarım da bu anlamda bir toplanma salatıdır. Artık internet var, hiç gitmediğimiz yerdeki insanlara ulaşabiliyoruz...
Ey iman edenler! Toplantı günü salat için seslenildiği zaman, alışverişi bırakıp, hemen Allah’ın öğüdüne koşun. Eğer bilirseniz, bu, sizin için daha hayırlıdır. 62/9
TEHECCÜD
Elçiye özgü bir durum. Elçi, mesajdan sorumlu olduğu için teheccüdde ayetlerle fazladan
çalışıyor, Kuran'ı topluyor, sıralıyor! Kuran'ı toplayan elçi Muhammed'dir, osman değil. utanmasalar muaviyeye toplatacaklar ama o
zaman çok bariz olurdu değil mi!
Müzzemmil 4'te elçinin gece kalkması ve Kuran'ı "tertil" etmesi söylenir. Kuran'da okumak tlv kökünden gelen kelimelerle ifade edilir. Tertil ise rtl kökünden gelir ve rtl kökü bir şeyi sıralamak, düzenlemek anlamında kullanılmıştır.
Bugün kullanılan
sıralamayı yapan elçidir ve Müzzemmil 20'den de anlaşılacağı üzere elçi
geceleri yalnız değil. Fecr, sabah demek değildir. Gecenin karanlığının
yavaş yavaş bitmeye başlamasından güneş doğana kadar geçen süredir. Kuran'da vahiy için aydınlık, ışık, nur gibi benzetmeler kullanılır. Allah karanlıklardan "aydınlığa" çıkalım diye bize salat eder, bağlantı
kurar, ayetlerini gönderir, elçi de bu ayetleri toplar. İşte isra 78'deki fecrin kuranı ifadesiyle güneş
ışınlarının yavaş yavaş toplanarak gece karanlığını ortadan
kaldırmasıyla, vahyin toplanması arasında bir benzetme yapılmış...
SALLİ, SALAT, ES SALAT, EKİMİS SALAT FARKI
salli (fiil): bağlantı kurmak, yönelmek (yusalli, tusalli vb)
salat (isim): bağlantı, yönelme
esSalat: o bağlantı (ayetlerle kurulan bağlantı, ayetlere yönelme kastediliyor. Öğrenme veya uygulama amaçlı olabilir.)
ekimis-salat: o bağlantıyı ayakta tutun/düzeltin (bağlantı, ayetleri öğrenerek anlamaya çalışarak ayakta tutulur, düzeltme anlamı da var çünkü Allah biliyor ki salat tekrar bir ritüele dönüştürülecek ve birileri salatlarında yanılacak!)
musallin: yönelenler, bağlantı kuranlar (müşrikler de Allah'a iman ediyor, salat ediyor, adamlar Allah'a biraz daha yaklaşmaya çalışıyor!)
NEBİYE SALAT, RESULE İTAAT...
33/43 ve 33/56'daki Allah'ın yaptığı salatın, ayetlerini göndermesiyle ilgili olduğunu (57/9) ortaya koyduktan sonra özellikle resule itaat etmeyi doğru anlamamız gerekir. Bu iki ifadeyi birbirinden ayırıp, resule itaati "hadis-sünnet" diye yedirmeye çalışıyorlar, nebiye salatı "yauv selam, sabah, destek, salavat işte" diye geçiştiriyorlar...
Bir
elçi, nebi olduğu için vahiy alır ve bu vahyi duyurduğunda resuldur! Bu
yüzden resule itaat istenir çünkü resul ayetleri beyan ediyordur. Kuran'da
"nebiye itaat edin" diye bir ayet yoktur! nebiye salat edilmesi, nebiye
yönelinmesi, nebi ile bağlantı kurulması istenir. Nebi, haber-
bilgilendirme ile aynı kökten gelir (nbe).
Resul ise rsl
kökünden göndermek, salmak anlamındadır. aynı kökten risale, mesaj
demektir. resul, mesajı yayandır. meallerde "peygamber" kelimesi
kullanarak nebi-resul farkını örtüyorlar. Her şeyi bilen Yaratıcı, elçisi için mesajın kaynağı ve mesajın hedefi farklılığından dolayı 2 farklı kavram kullanıyor ama bizim çok bilmiş ritüelciler yine farsça gubidik bir kelimeyle bu farkı örtbas ediyorlar...
ve Allah'a itaat edin ve rasul'e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz (tevella, sallânın karşıtıdır),
bilin ki rasulümüze düşen açıkça duyurmaktır. 5/92
Kısaca
"nebiye salat" ve "resule itaat" ifadeleri, 1400 yıl önce elçi Muhammet ile
aynı dönemde yaşamış insanlara yöneliktir. Bugün nebiye salat veya
resule itaatin karşılığı bizim için vahiydir! vahye yönelme ve vahye
itaat! Maide 6-7'dekiler Allah'ın tamamlamak istediği nimetine nasıl karşılık veriyorlar? "İşittik ve itaat ettik" diye cevap veriyorlar çünkü vahyi öğreniyorlar.
Allah bir şey dedi elçisi başka bir şey mi dedi? Kuran'da Allah adına yalan uyduranlar, Allah ile kandıranlar konusunda uyarılar var! Yalan uyduranlar Allah adına nasıl yalan uydurdular? Kuran'ı değiştiremediler. 1400 yıldır Kuran'a mürted veya rekat gibi bir kelime bile ekleyemediler, yalanlarını elçiye söylettiler. Allah'ın elçisi yalan söylemedi demek başkaları elçi adına yalan uydurmadı demek değildir! bal gibi de elçi Muhammet adına yalanlar uydurular. Buhariler, Tırmiziler seçim yapmadı mı!
"SALAT, YARDIMLAŞMAK-DESTEKLEŞMEKTİR" DİYENLER
Bu iddia sahipleri de yanılıyor. Çünkü temel bir hata yapıyorlar. Salat kavramını Kuran'dan değil sözlükten öğreniyorlar. Salat için bağlantı kurma, yönelme dedik essalat ise vahye yönelme, vahiyle bağlantı kurma...
İşte ayetlere yönelmemiz, uygulamamız (essalat) sonucunda aç olanı doyurma, yetimi koruma gibi eylem içine giriyoruz. Ayetleri takip (essalat) sonucunda destek, yardım vb ortaya çıkıyor! Yani salat yardımlaşmak, destekleşmek demek nere, vahye uyma sonucu iyi eylemler içinde olmak nere... Taksimde çorba dağıtan ateist salat mı ediyor bu vatandaşlara göre?
Bu resmen deistlik. Kuran'ı bypass ederek essalatı yardımlaşmaya
çeviriyorlar. Nisa 102 ve Maide 6-7'de, ilk muhatapların ayetleri
öğrendiğini göremeyen ve söyleyemeyenlere dikkat etmenizi öneririm.
Dikkatinizi çekerim ritüelcilerin yaptığı "Kuran'da namaz yok diyenlere cevaplar" içerikli videolar hep bu "salat yardımlaşmak, destekleşmektir" diyenlere yönelik cevaplardır. Burada okuduğunuz Nisa 102 ve Maide 6-7 açıklamalarına bir cevap şimdiye kadar verilmemiş, görmezden gelinmiştir!
Kimse bilmedi de BEN mi bildim?!
Evet bir çılgınlık yapıp İslam'ı Kuran'dan öğrenmeye çalıştım! Salatlarında yanılanlardan bahsedildiğine göre salat açıklanmalıydı ve açıklandığını gördüm. Salat, secde, kıble, cunub vb kavramların Kuran'daki kullanımlarını incelediğimde günümüzde algılandıkları gibi kullanılmadıklarını anladım. Zanna, çoğunluğa değil Allah'ın indirdiğine uymaya çalıştım...
Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar, yalnız yalan söyleyip dururlar. 6/116
İddiaları test etmek, denemek bedava! taslaman ve ekibi youtube'ta engeli basmıştı zaten şimdi buna 19cular da katılmış anlaşılan. Buyrun kendilerini Nisa 102 ve Maide 6-7 hatta 33/43, 33/56, 57/9'la beraber sıkıştırın. Sürekli ehli sünnetle oynayıp beyin fırtınası estiren bu vatandaşların hiç de sorgulayan, açık fikirli tipler olmadıklarını göreceksiniz. sünnilikten düşenleri topluyorlar anlaşılan...
Bu yazı yüzlerce kişi ile yaptığım tartışmaların sonucunda oluştu. Ayetlerin diğer ayetlerle açıklamasının yapıldığı iddiasına hiçbir cevap yok! Ahzab 43 ve 56'nın açıklaması 57/9'dur iddiasının yanından bile geçilmiyor! Savaştan önce ayet geldi mi diye soruyorum şimdiye kadar kimse "evet" veya "hayır" diyemedi!
Ben de eskiden sağa sola mesaj, email atıp şu konuda ne düşünüyosunuz bu konuda ne düşünüyorsunuz diye başkalarının ağzının içine bakardım. Şimdi ise bütün mealler hatalı hem de sadece salat konusunda diyorum! Kuran'a gidin kardeşim başkalarına ihtiyacınız yok! Salatı ikame edin, muttaki olmaya çalışın, sadece Kuran'dan öğrenmeye çalışın, Kuran dışı bilgilerin peşinden koşmayın, Kuran'da verilen bilgiyle yetinin...
Sadece Kuran taklidi yapan "Kur'an Müslümanlığı"
Bu "Kur'an Müslümanlığı" sloganını kullananlara çok dikkat edin "Sadece Kuran" değil yine hadis var! Kuran'a arz ediyormuş hadisi, Kuran'dan geçerse kabul ediyormuş. Hayırdır, Allah eksik bir şey mi bıraktı da hadislere gidiyorsun diye kimse sormuyor anlaşılan... Elçi arapça konuşmuş, Kuran arapça indirilmiş ama filtreden farsça "namaz" geçiyor, Kuran'da hiç bulunmayan "rekat" geçiyor... bunların "Kur'an Müslümanlığı" dediği şey bu, yine içinde hadis var! filtrelenmiş hadis! o filtrenin nasıl bir şey olduğu da ortada!
Bu akımın önde gelen isimlerinden M. Okuyan: bana sen hadisleri inkar ediyormuşsun diyorlar. yalan! yok öyle bir şey! eğer hiçbir hadisi kabul etmeyen varsa ben onlardan değilim diyor. M. Okuyan en azından dürüst sadece Kuran ile namaz, rekat olamayacağını biliyor. Sosyal medyada hiç hadis kullanmıyormuşçasına hareket edenler var onlara dikkat edin.
Bu hadis ayıklama dümeni ehli sünnetin fantastik dünyası ve ışid vb anlayışından kurtulup ılımlı, daha yenilir yutulur sünnilik yaratma peşindeler...
Sadece Kuran taklidi yapan namasteciler
Bunlar ya yalancı ya şuursuz! "Sadece Kuran" diyor ama Kuran'dan öğrendikleri yok. Kuran'da hiç geçmeyen rekat, wudu gibi kavramları biliyorlar! "Kuran'da namaz" içerikli saatlerce video çekiyorlar, peki sonuç? Sonuç kocaman bir SIFIR! rekatı geçtim kaç vakit var o bile belli değil. biri 5 vakit diyor, öbürü 3 vakit. Yani ikisi de birbirlerine göre yanılıyor! sonra bu ikisi "neden sadece Kuran!" diye ortak video çekiyor... şaka gibi ama bunların peşinden giden yığınlar var.
REKATa kadar sadece Kuran taklidi yapan bu namastecilere sorun:
Kuran'ın ilk öğrencileri savaştan önce Enfal suresi 66. ayet geldiğinde namaste mi yapmış yoksa Allah'ın vahyini mi öğrenmiş?
Kuran okunduğunda çene üstü yere mi kapaklanıyorlarmış yoksa okunan bilginin Allah'tan geldiğini karşı çıkmadan kabul mü ediyorlarmış?
Zaten biliniyordu dümeni!
Kuran'dan namaz mamaz çıkmadığının en ezik itirafı budur! Sadece Kuran taklidi yapan namastecilerin pek dillendirmedikleri asıl iddiası salatın zaten bilindiği bu yüzden açıklnmadığı iddiasıdır. Faiz yemeyin veya zina yapmayın denildiğinde kimse faiz nedir, zina nedir diye sormamışmış işte bak gördünüz mü namaste nasıl da ortaya çıkıverdi!
Maun suresinde SALATLARINDA YANILANLAR anlatılır demiştik. Birileri salat ediyor ama salatlarında yanılıyor! Ellezîne hum an salâtihim sâhûn 107/5 Nasıl yanılıyor? Dini yalanlayanı görüyorsun değil mi (107/1) salat ediyorlar, yöneliyorlar, mekkeli müşrikler Allah'a biraz daha yaklaşmak için uğraşıyor! ama ayetlerin Allah'tan geldiğini kabul etmiyorlar!!!
Daha SALAT bile diyemeyen namasteciler salatlarında yanılmadıklarını nereden biliyor!? Mekkeli müşrikler de salat ediyordu değil mi! onların salatı da bir tür ritüel! Peki mekkeli müşriklerin vahye karşı tavırları neydi? "Bu ancak bir insan sözüdür"... Ayetlerin Allah'tan geldiğini düşünmüyorlar, düşünselerdi zaten müslüman olup salatı ikame ederlerdi yani Allah'ın karanlıklardan çıkalım diye gönderdiği ayetlerini öğrenip, anlamaya çalışıp bağlantıyı düzeltir/ ayakta tutmaya çalışırlardı.
Tevhidin yerinde yeller esiyor şirk almış başını gitmiş ama bu namaste hep biliniyor, korunuyor işe bak yahu! Salatı ritüele çevirmek şirk, müşrik salatı ritüel!
Kısacası salatı kalkıp zinayla, faizle karşılaştıracak bir durum yok. faiz ve zina yapılmaması istenen konular. salatın yapılması hatta ikame edilmesi isteniyor çünkü birileri salatlarında yanılıyor!
Ayrıca KİM BİLİYORDU? mekkeli müşrikler de salat ediyordu, onlar mı biliyordu? ama Allah onların salatını kınıyor! ee kimler biliyordu yoksa yahudiler mi!! namaz kılmanın yahudilerden öğrenildiğini mi iddia ediyorsunuz sadece Kuran taklidi yapan namasteciler?
Tarihselcilik zamazingosu
Tarihten din öğrenmek yapılabilecek en temel hata. Din, iddiaları gereği tarihten değil kaynağından öğrenilmesi gereken bir konu. Yaratıcıdan geldiğini, rehber olduğunu iddia eden bilgileri, insan yazımı tarih ile değerlendirmek mantıklı bir davranış değil. Rivayete ayet, ayete rivayetmiş gibi davranıp karanlıklarda kalmayı garantiliyorlar!
Salatı Kuran'dan öğrenmez dolayısıyla nebiye salatı da anlamaz ve vakitli vakitsiz elçinin evine gidenlere yönelik gelen ayetlere de "milyarlarca galaksinin yaratıcısının gönderdiği ayete bak! bu bizim ne işimize yarayacak ki" tepkisi verir. Bunların anlamadan tarihsel diyerek açıklamaya çalıştığı ayetler son vahiy dönemini anlatır. Salatın namaz olmaması bu kıytırık akımın da köküne kibrit suyu döker.
O kadar tarih okur sünniliği göremez, güya Kuran'ı okumuştur şirkten bahsedemez, Allah adına yalan uydurulmamış gibi tarihte ne varsa yallah içeri... İslam diye geleneği yedirecek aklı sıra!
Cilt cilt kitaplarla yüklü namasteciler
Bu namastecilerin başka kitapları, kaynakları var. ha bunlarla tartışmışsın ha budistle fark yok! Allah adına uydurulmuş yalanları yüzyıllardır "ilim" diye, yolda görse tanımayacağı birilerini "alim" diye, rivayetleri "resule itaat" diye kabul etmişler. Kuran dışı bilgilerle Kuran ayetlerini hükümsüz kabul edip, Allah'a kulluk ediyorlar... yersen!
Kuran dışı bilgiye "namaz nasıl kılınır" için değil, salatı tekrar namaza/ ritüele dönüştürmek için ihtiyaçları var. Yoksa sadece Kuran'dan öğrendiğinizde durum yeterince açık...
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman, Onlar: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüz şeylere uyarız.” derler. Ya ataları akıllarını kullanmayan ve doğru yolu bulamamış kimselerse? 2/170
Bu kadar insan yanılıyor olabilir mi!?
2 milyar hristiyan yanılmıyor mu? 1.5 milyar çinli, hindular, budistler yanılmıyor mu? Onlar nasıl yanılıyorsa sünniler, şiiler de yanılıyor. Kuran'ın yanına cilt cilt kitapları dizmelerini kim söyledi aksi Kuran'da yazılı iken! Kuran dışı bilgi, kaynak edindikçe çeşitlilik artıyor, farklı algılar ortaya çıkıyor.
Musa'nın öğretisine eklemeleri yapıp museviliği, İsa'nın öğretisini tamamen bambaşka bir şeye çevirip hristiyanlığı, Muhammed'in öğretisine "hadis, sünnet" adı altında eklemeler yapıp sünniliği, şiiliği icat ettiler... Bunların ortalıkta "İslam" diye gezinmeleri benim suçum değil! Kişiye düşen Allah'ın indirdiğine uyup, Allah'ın duru dinine ulaşmak. bunu da ancak Kuran'la yapabiliriz...
Mekkeli Müşrikler
Mekkeli müşrikler Allah'a iman ediyor, elçi İbrahim soyundan geldiğini biliyor bu yüzden atalarına çok güveniyorlar, salat ediyorlar, Allah'a birazcık daha yaklaşmaya çalışıyorlar, Kabe'yi koruyorlar, Hac organizasyonunu mekke fethi öncesine kadar bunlar düzenliyor... Bizim "bilimseller" mekkeli müşrikleri görse "müslüman" zannederdi!
Ayetlerin Allah'tan geldiğini kabul etmedi mekkeli müşrikler, "bu bir insan sözüdür" dediler. Dini yalanlayanı görüyorsun değil mi (Maun 1) Ayetlere inanmadıkları için ne Muhammed'in elçiliğini kabul ettiler ne de ayetleri takip ettiler, aç olanı doyurmadılar, yetimi korumadılar, Kabe etrafında bir tür ritüel yaparak Allah'a yaklaşmaya çalıştılar, bir tür gösteriş yaptılar...
Kim/kimler, ne zaman, nasıl, niye uydurdu!!
İman edenlerin Allah adına uydurulmuş bir yalan tespit ettiğinde bunu tarihten ispat etmek gibi bir sorumluluğu yok. Buna gerek yok, çünkü ayet "kanıt" demektir. İnananların Allah'ın indirdiğine uymak gibi bir sorumluluğu var!
Elçi İbrahim Kabe etrafında el çırpıp, ıslık mı çalıyordu? Hayır! İbrahim müşriklerden değildi! Peki İbrahim soyundan geldiğini bilen mekkeli müşrikler niye Kabe etrafında el çırpıp, ıslık çalıyordu? Mekkeli müşriklerin salatı el çırpıp, ıslık çalmak değil miydi! elçi İbrahim ile elçi Muhammet arasında salat ne zaman el çırpıp, ıslık çalmaya dönüştü? elçi Muhammet bunu tarihsel olarak ispatladı mı! Hayır, Allah'ın indirdiğine uydu!
Hangi meali okumalıyız??
Meal, meal yazarının ayetlerden ne anladığıdır. Günümüzdeki mealler ağırlıklı olarak hadis gölgesinde yazılan tefsirlerin kısaltılmış halleridir. Şu an için söyleyebilirim ki bütün mealler hatalıdır hem de sadece salat konusunda. Ayetlerin diğer ayetleri açıkladığı, sadece Kuran'da verilen bilgilerle yetinilen bir meal yok, gerek de yok! görüldüğü üzere salat neymiş arapça bilmeden de Kuran'dan öğrenebiliyoruz! Konu tamamen kişinin Kuran'da verilen bilgilerle yetinmeyi becerebilmesiyle ilgili.
Arapça bilmeli miyiz?
Sizi arapça goygoyu yaparak korkutmalarına izin vermeyin. Bu çakallar arapça goygoyu yapar ama farsça kavramlar kullanır, rivayetleri ayetlerle eşdeğer tutar hatta rivayetlerle ayetleri hükümsüz ilan ederler!
Kuran'ı anlamaya çalışmanın arapçayla bir ilgisi yok! Konu tamamen Kuran'da verilen bilgilerle yetinmekle ilgili. Ayeti ayetler açıklayacak, hadisler değil. Mesele ayetler arasındaki ilişkiyi görebilmek. 33/43 ve 33/56'nın 57/9'da açıklandığını göremiyorsanız boşuna vaktinizi harcamayın, Kuran sakınanlar için rehberdir, kitap yüklü namasteciler için değil!
Peygamberi inkar mı ediyorum!?
Allah adına yalan uyduranlar ayetleri değiştiremedikleri için yalanlarını elçiye söyletmişler. Elçi Muhammed'in torunları bile katledilmiş onun adına yalan uydurmamış olabilirler mi!
Elçi Muhammet, salatı bir ritüelden ibaret olanların salatlarında yanıldıklarını söylemedi mi! Ne inkarı örnek alıyorum...
SONUÇ
Sadece Kuran'dan öğrenildiğinde salat kavramı, namazı geçtim bir ritüel olamıyor. Salat yerine namaz yazmanın hiçbir gerekçesi yok! SALAT NAMAZ DEĞİLDİR! Kuran'da "rekat"lı bir salat anlatılmıyor! Ortadoğu kültüründen etkilenmemiş biri kendi dilinde Kuran meali bulsa, salat ve salatla ilişkilendirilen kavramları Kuran'daki kullanımından öğrense kesinlikle bir ritüel icra etmez, rekat diye bir şeyi bilemez. Sadece Kuran demekle, hadisleri terk ettim demekle olmuyor. İslam adına bildiklerimiz Allah'ın verdiği bilgilerle sınırlı olmalı, gerisi uydurma-eklenti...
Salatı nasıl ikame edeceğiz?
İsteklerinizi, arzularınızı bir kenara bırakın, bildiklerinizi dayanak noktalarına kadar unutun ve Kuran'da verilen bilgilerle yetinin... Unutmayın dil yaşayan canlı bir varlıktır hemen sözlüklere koşmayın, kavramların Kuran'daki kullanımından öğrenmeye çalışın...
Okuyucu profilini anlamak için mini bir anket var, katılmak isterseniz buyrun...
YORUM YAZMADAN ÖNCE
Yorumlara bakın Allah açıklayamamış buhari açıklamış gibi hemen buharileri dayamışlar :) Niye? Çünkü sadece Kuran'dan öğrenirseniz, salat yerine namaz yazma gerekçesi bile yok! o kadar rivayeti niye uydurdular sanıyordunuz! Nisa 102 ve Maide 6-7'yi açıkladıktan sonra namaste çöküyor. Kuran'ın yanına başka kitaplar koyuyorsanız o da sizin seçiminiz...
Aynı gelenekçi iddiaları tekrarlayınca benim iddialarımı çürütmüş olmuyorsunuz. Aramızda yöntem farkı var. ben sadece Kuran'dan öğreniyorum. Salat, secde, kıble, rüku, cunub vb nedir mümkün olduğunca Kuran'dan öğrenmeye çalışıyorum. Sadece Kuran taklidi yapan namasteciler gibi 2 saat "kuranda namaz" diye konuşup, "zaten biliniyordu"ya bağlamıyorum... Sadece Kuran'dan öğrenirseniz namaz, wudu, rekat diye bir şey yok!
namaz, abdest, rekat diyen biri Kuran'dan öğrenmiyordur. Kuran dışı kaynakları vardır. Atalarından gördüklerini Kuran'a söyletmeye çalışıyordur.
Elçiyi örnek alıyoruz! Elçi Muhammed, salatları bir ritüelden ibaret olan, salatlarında yanılan mekkeli müşrikleri Allah'ın ayetleriyle uyardıysa biz de salatı ritüel olanları uyarıyoruz: Allah'ın indirdiğine uyun, Allah adına yalan uydurmayın, Allah'ın kelimelerini değiştirmeyin, önce SALAT demeyi öğrenin sonra salat nedir Kuran'dan öğrenin...
Kuran Allah sözüdür. Allah zikrini koruyacağını söylüyor. Allah'ın zikri ile insan sözünü eşdeğer tutuyorsanız bu sizin sorununuz. Bu gelenekçi namastecilerin iyice gözü dönmüş olmalı ki Allah'ın zikrine rivayet diyorlar... ortamlarda iman ediyorum dersin panpa kim bilcek!
Ne tip müşriklerle/münafıklarla uğraşmak zorunda kaldığımı yorumlarda görebilirsiniz!
Soru Detayı
YanıtlaSilBir arkadaşım yanlış yerlerden meded umarak kendine öyle bir yere kapılmış ki haşa Kur’an’dan yola çıkarak namazı inkara kalkışanlara inanmış. Şöyle bir iddia var:
Salât sözcüğünün kökü saly değil, salv'dir. Sözcüğün aslı ise صلوة [salvet] olup, kök sözcük nâkıs [son harfi illetli] olduğundan, genel dilbilgisi kuralları gereği صلوة [salvet] sözcüğü,الصّلوة [salât] şekline dönüşmüştür. Nitekim sözcüğün çoğulu olan صلوات [salavât] sözcüğünde, kök sözcüğün asıl harfi olan و [vav] açıkça ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak الصّلوة [salât] sözcüğünün anlamını; “destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak” şeklinde özetlemek mümkündür.
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- Evvela şunun bilinmesi gerekir ki, İslam’daki emir ve yasakların sözlük anlamları değil, ıstilahi anlamları esastır. Sözlük anlamları sadece konunun daha iyi anlaşılması için söz konusu olabilir.
Aksi takdirde bir kelimenin birçok sözlük anlamı vardır. Bunlardan hangisine göre hareket edeceğiz. Mesela “salat” kelimesinin önemli anlamlarında biri “DUA”dır. Peki sadece dua etmek namaz kılmak yerine geçer mi? Elbette geçmez... Daha başka manaları da vardır... Hangisini tercih ederiz?
Burada metodumuz, Hz. Peygamber (asm)'in sünnetidir. O nasıl namaz kılmış ise, ona bakarız. Nitekim bütün fıkıh kaynaklarında namazın kılınış şekli
“Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılın...” (Buhari, Kitabu’l-ezan, 18; Darimi, Salat, 43; İbn Hanbel, 5/52)
manasındaki hadisten alınmıştır.
- Hac kelimesinin anlamı, bir şeye niyet etmek, ona yönelmektir. Peki birisi “Niyet ettim haccı yapmaya...” dese hacı olur mu? Halbuki, Hz. Peygamber (asm)
“Hac ibadetini yerine getirirken, 'Belki bir daha hacca gelmeyebilirim, ömürüm vefa etmez, sizinle bir daha burada buluşma imkanı bulmayabilirim. Onun için hac ibadetinizi benden iyice belleyip öğrenin.'” (Kenzu’l-ummal, h. no: 12302) buyurmuştur.
- Bütün emir ve yasakların ifade edildiği sözcüklerin bir sözlük, diğeri şeri/ıstılahi manaları vardır. Esas olan Kur’an, Sünnet ve ehl-i sünnet alimlerinin ortaya koyduğu manadır.
Özellikle, namazın günde farz olarak -belli rükünleri olan- on yedi rekat bir vecibe olduğunu inkâr eden dinden çıkar. Çünkü namaz ibadeti kadar çok açık bir şekilde on dört asırdan beri ortaya konan başka bir husus düşünülemez.
Hz. Peygamber (asm)'in her gün kıldığı, kendisiyle birlikte binlerce kişinin her gün kıldığı, tarih boyunca milyonlarca müslümanın her gün kıldığı namaz ibadetinin temel esaslarında, rekat, rüku, secde ve benzeri şartlarının gizli kalmış hiçbir tarafı yoktur.
- Soruda geçen konuya en güzel cevap mealini verdiğimiz şu ayettir:
"Kendisine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Peygamber'den ayrılıp mü'minlerin yolundan başkasına uyan kimseyi, yöneldiğine döndürürüz ve onu cehenneme yaslandırırız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir." (Nisâ, 4/115)
Son olarak, namazın değişik manaları, sorumuza ipuçları veren açıklamaları ve önemi için Niyazi Beki’nin “Namazın Sayısal Mucizeleri” adlı eserini okumanızı tavsiye deriz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Sizin bu kolayca insanı dinden çıkartma huyunuz beni bitiriyo... Sanki din babanızın bahçesi bahçeyi beğenme dinden çık.. ne güzel iş yav... Yaratıcıyla dalga geçip, elçiye nisbedilen sözlere tapiyorsunuz.. Allah düşünemedi mi iki ayet fazla gönderip rekat yazmayı.. unutmayın bilim ve akıl geliştikçe insanlar öğrendikçe siz ve sizin gibiler yüzünden dini terk ediyor... Bu kadar katı ve bağnaz olmayın.. ne demek dinden çıkarsın... Babanın dini mi diye sormazlar mı adama....
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil"Sadece Kur'an'dan öğreniyorum" diyen aslında öğrenmemiştir ve yanılmıştır. Zira;
YanıtlaSil1- Kur'an da sana hadisle, yani rivayetle geldi. Her ne kadar uydurma hadis çok olsa da, eğer hadislerin hepsi birden yalansa Kur'an'ı da yalanlaman gerekir. Peygamberin yaşadığına, bunları bize aktardığına, Kur'an'ı Allah'tan onun bize ilettiğine dair delilini kendi elinle ortadan kaldırıp "ben Kur'an'dan öğreniyorum" diyemezsin. Çünkü reddettiğin şey Kur'an'ın sana ulaşma şeklidir.
2- Kur'an'ın bizzat kendisi "ben sadece Kur'an'dan öğreniyorum" diyeni yanlışlar. Kur'an bizatihi "elçi"nin örnek alınmasını emreder. (Ahzab 21) Birincisi, "sadece Kur'an'dan anlamanın imkansız olduğunu" Kur'an şu an söylemiş oldu. Çünkü Kur'an'ın emrine göre elçinin örnekliği de şart. İkincisi, madem Kur'an'dan öğreniyorsun, Kur'an'ın emrettiği şekilde elçiyi niye örnek almıyorsun?
Sadece Kur'an'dan öğreniyorum diyen kişi, açıkça Kur'an'ı reddetmiştir. Çünkü elçiden örnek almayan kişi, "bana sadece kitap yeter" diyen kişi Kur'an'a karşı gelmiştir.
"O sadece o an yaşayanlar içindi, bizi ilgilendirmez, biz örnek almayız" diyecek olan varsa, Kur'an'ın bir kısmını reddetmiştir. Bir kısmını reddeden de tamamını reddetmiştir. "Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz" (Bakara 85)
Yine ayeti "Allah onu örnek almamızı emretmiyor, sadece bakın işte ahirete ve Allah'a kavuşmaya inanan böyle olur diyor sadece" şeklinde yorumlayacak olan da yanılmıştır. Çünkü zaten "Allah'a kavuşmaya inanan böyle olur" diye bize özellikle göstermek istiyorsa ve buna da "güzel örnek" diyorsa, zaten "onun gibi olun" demiş oluyor. Dolayısıyla onun gibi olmaya çalışmayan yine kitabı inkar etmiştir.
3- Kur'an'ın bizzat kendisi, kendisine temizlenmiş olanlardan başkasının dokunamayacağını söyler. (Vakıa 79) Bu ayeti "Kur'an'a fiziki olarak dokunmak için temiz olmak gerekir" diye yorumlayan hata eder. Çünkü birincisi bu ayet indiğinde Kur'an henüz fiziki olarak bir kitap değildi. İkincisi, ayette "tahir" demiyor, "mutahhar" diyor. Yani "temiz olanlar" demiyor, "temizlenmiş olanlar" diyor. Mutahhar, "birisi tarafından tahir edilmiş" demek. Dolayısıyla fiziki olarak temizlenmekten, taharetten bahsetmiyor, Allah tarafından temizlenmiş kişilerden bahsediyor. Çünkü mutahhar "kendi kendine temizlenen kişi" değildir, hatta "ruhunu arındırmış kişi" de değildir, edilgenlik ekiyle oluşturulmuş bir sözcüktür. İlla ki Allah tarafından temizlenmiş olmayı ifade eder.
Öyleyse belli ki Allah'ın hususi olarak temizlediği kişilerden başkası bu kitabın ruhuna dokunamıyor. Allah kimi böyle hususi olarak temizlediğini de yine Kur'an'da söylüyor: "Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden tüm kiri gidermeyi ve sizi "mutahhar" kılmayı irade etmiştir". (Ahzab 33) Böylece bu kitaba dokunabilecek olan "mutahharların" kimler olduğunu senin yorumuna ihtiyaç kalmadan yine Kur'an açıklıyor. Ve aynı ayetin içerisinde "Allah'a ve resulüne itaat edin" diyor.
Böylece "ben sadece Kur'an'dan öğreniyorum" diyen nakıstır ve "Allah'ın resulüne itaat edin" diye emreden Kur'an'ı reddetmiştir. Bugün "peygamber ölmüş biz ona nasıl itaat edelim" diyenler, Kur'an'ın abes olduğunu iddia etmiş olurlar. Kur'an'ın abes olduğunu iddia edenin de "ben sadece Kur'an'dan öğreniyorum" demesi geçersizdir.
Meşhur bir hadis vardır Ayşe demiş ki peygamberin ahlakı Kur'an ahlakıdır diye, yani peygamber de Kur'an'a uyuyordu ve biz Kur'an'a uyarak peygambere de uymuş oluyoruz.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba benim 3 tane sorum olacakti.
YanıtlaSil1)Ilk olarak tavaf kelimesi kabenin gectigi ayetlere nasil bir anlamda kullanilmistir.Yani biz etrafinda mi donucegiz kabenin yoksa orada vahiy mi ogrenicez yazinda dedigin gibi?
2)Kuranda gecen ve kullanilan
umrenin anlami omur gibi anlamlara geliyor kabe ile umrenin birlikte bulundugu ayetlerde umreden kasti nedir?
3)Kuranda herhangi bir kökün kuranda kullandigi sekli ayni mi olmak zorunda? Mesela zekat zkv kokunden turemistir ve kökün cogunlukta arinmak oldugunu gordum bu kuranda kullanilan butun zkv koklu kelimelerin arinmak olarak kullandigi anlamina mi geliyor?
Salam. Rum 17-18 deki tumsune, tusbihune,tuzhirune kelimelerine siz hangi anlami verirsiniz? "Aşiyyen " gece vakti ile bağlıdır. Amma diger 3 kelime aksam, sabah, öylen deye dogrumu tercume edilmiş? Önceden teşekkürler.
YanıtlaSilSelam sizin başka yazılarınız varmı
YanıtlaSil"Allah'ın sözü ile insanın (elçinin) sözünü bir mi tutuyorsunuz" diye sormuş bu yazının sahibi. Demek ki "sadece Kur'andan öğreniyorum" dediği Kur'anı hiç okumamış. Zira Kur'an bu yazının sahibinin "sadece bir insan" dediği elçi hakkında şöyle diyor: "O asla kendi nefsinden konuşmaz, ne diyorsa ancak vahiydir". (Necm 3-4) Yani elçinin sözü sadece ve sadece Allah sözüdür. Ona "sadece bir insandır, insan sözüdür" diyen Allah'a yalan isnat etmiştir.
YanıtlaSilAyrıca Kur'an'ın kendisinin elçinin sözü olduğunu da yine Kur'an söylüyor:
"Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki Kur'an elbette kerim olan bir elçinin sözüdür". (Hakka 38-40). Böylece, Kur'an'ın elçinin sözü olduğunu reddeden, Kur'an'ı da, Allah'ı da reddetmiştir.
Ayrıca elçinin sözlerini reddeden Kur'an'ı da reddetmelidir. "Kur'an Allah sözüdür" diyen ve elçiyi reddeden kişi elçiyi ve elçinin hiçbir sözünü kullanmadan Kur'an'ın Allah sözü olduğunu ispatlamakla mükelleftir. Kur'an'ın Allah sözü olduğunu nasıl öğrendiniz? Elçiden. Öyleyse elçiyi reddederseniz, Kur'an'ı da reddetmiş olursunuz.
Doğrusunu yine Allah bilir. Ancak kardeşim Hakka süresinde bahsedilen elçi den kasıt Cebrail olabilir. Bir çok tesfirde de bu mana verilmiş.
Sil@sekoci kardeşim, o anlamda yorulsa da söylediklerimin bağlamında bir fark yaratmıyor. Bununla birlikte, bizim bildiğimiz manada insan olan resulü de kastettiğini ayetlerin devamından anlıyoruz. Çünkü "o resul sözümüzün üstüne bir söz söyleseydi (yani ekleme/çıkarma yapsaydı) onu sağdan alıverirdik, şah damarını keserdik ve sizden kimse buna engel olamazdı". Şah damarının bir meleğe atfedilmesi zayıf ihtimal; daha da önemlisi eğer bir melekten bahsediyorsa "sizden kimse engel olamazdı" demek biraz bağlamdan dışarı çıkıyor. Zira biz melekleri görmüyoruz ve onlarla aynı boyutta bile değiliz ki bize "engel olamazdınız" desin. Yani böyle bir olay yaşansa, bir melek sözün üstüne söz eklese biz bunu engellemeyi bırak görmezdik ve bundan haberimiz bile olmazdı. Dolayısıyla burada şah damarını koparmakla insan olan resulü tehdit etmesi ve bize de "siz de engel olamazdınız" diye meydan okuması daha olasıdır. Fakat dediğim gibi, öyle değil de sadece melek olan resulü kastediyorsa da yukarıda söylediklerimin teması değişmiyor.
SilSelam size bir sorum var. Cünup olmak ne demek?
YanıtlaSilcunup uzak menasinda oldugunu bilirim. Maide 6 ve nisa 43 deki cunup olayi cinsel iliskiden sonraki halmi?
Bomboş yorumlar içeren bir yazımsı olmuş. Ayetler bağlamından kopartılarak şahsi fikir ayetlerle dayatılmaya çalışılmış. Gelenek anlayışı ayetleri hatalı anladığı ve anlattığı gerekçesiyle eleştirilmiş ama yazar kendu fikrini hak ve gerçek gibi göstermeye çalışmış ve ayetleri de kendi fikrine alet etmiş. Bu yorum yayınlanmayabilir çünkü yorum sistemi yazarın kehine. Ama ben yine de fikrimi belirtmek istedim. Takdir yazarın
YanıtlaSilDeğerli tanımadığım yazar. Allah senin bu çalışmanı cennetiyle ve sevgisiyle ödüllendirsin. Kalbinden, gözünden, aklından öpüyorum. Allah seni iyi ve sevdiği kullarıyla beraber kılsın, çok duygulandım, namasteciler gibi çenem üzerinde yere kapanıp ağlamak istedim (eski alışkanlıklar :D) ...
YanıtlaSilSevgiyle ve hidayetle kal, mutlulukla yaşa...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilKendi idrakini kullan, seni saptiriyor. Bu şahsın yolundan giden dünyasını da ahiretini de mahveder. Allah'a ve peygamber efendimize ihanet etme.
Silkuranı kuran ile anlamak, sözlükler de dahil başka bir bilgi karıştırmamak, çok güzel bir yol, Araştırmanız çok güzel olmuş, Allah bizleri doğruya iletsin.
YanıtlaSilNamazı yok sayarak peygamber efendimize iman etmeyen bu utanmaza kanarak dininize ihanet etmeyin. Amacı sadece marjinal gozukerek ilgi çekmek. Kendinizi yakmayın.
SilAllah senden razı olsun
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilBu utanmaz hem bütün mealler hatalı diyor hem de arapça bilmedigini ve Kur'an-ı Kerim'i turkcesinden okuyun diyor. Kendisiyle çelişen bu zavallı ya kanma.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Silsaçmalamışsın. en komiği de "kitaben mevkutan"a farz marz değil anlamına gelmez "yazılmış" anlamına gelir demişsin. daha okuduğunu anlamıyorsun "müminler üzerine yazılmış vakitlerdir" ne anlama geliyor kardeşim benim? sonra da arapça goygoyu yapmayın diyorsunuz. salatı vusta orta vakit demek değil en güzel vakit demek demişsin kanıt olarak da "Allah 2/143'te vahiy gönderdiği toplumun ortalama bir toplum olmasını mı istedi" demişsin her kelimenin tek bir anlamı mı var? eğer öyle ise nisa 34de kadınları vurun öldürün anlamı çıkmaz mı? aynı şekilde salatın kelime anlamı bağ kurmak diye kuranda salat yazan her şey aynı anlama mı gelecek? ayrıca salatın kısaltılması nasıl olacak? muhammed vahyi iletirken tam yarıda mı kesecek?
YanıtlaSilbu blogu hazırlayan şahıs kimdir nedir bilgim yok. yazdıkları kendisine mi ait, toplama mı? başka başka ayrıntılar nedir vs vs ....ama bunların önemi de yok zaten. önemli olan buradaki muhteva (gençler için: "içerik" demek)
YanıtlaSilşahsın bu blogda yazdıkları, salat hakkındaki bilgi ve yorumları doğrudur.
ilk defa 77 senesinde kitabı arabca aslından "incelemeye" başladım
arabca mushafın yüzünden sadece okumaktan değil, okuyup anlamaktan bahsediyorum.
salat konusunu da, 82 şubat-mart olabilir, incelemeye başladım. ilk farkettiğim, bize öğretilen namaz vakitlerinin kitabda bulunmadığı idi.
daha sonra rekat sayılarının da belirtilmediğini gördüm, toplam 17 rekat diye bir konu uydurma yani.
hemen o noktada namazların içindeki farz ve sünnet kısımlarının ayrımı dikkatimi çekti, o da uydurma.
sohbet olsun diye onu da söyleyeyim ki, namazın kazası da olmaz. orucun kazası var, çünkü bu konuda ayet var. ama namazın kazası olmaz, ancak sen kaza veya değil, yine de namazını kıl, salat et.
benim bilgi ve kanaatlerim doğrultusunda, blogu hazırlayan şahıs hak söylüyor. elbette ayetlerin kendileri haricindeki her bilgi ve yorum eleştiriye-tartışmaya açıktır.
bugün bizim camilerde yaptığımız salat değil.
son olarak burada buhari'den delil getirenler var, buhari'nin neredeyse tamamı uydurma, neden? çünkü DELİL OLARAK sadece aktaranların zincirini belirtiyor,
hadis diye uydurulan ifadelerin ayetlerle sınanması yapılmıyor, sadece ravi zincirine bakılıyor. o nedenle mevzu (uydurma) sözler, hikayeler gayet kolayca dolaşıma sokulmuş. Kur'an ile, ayetler ile açıkça çelişkili olan konudaki uydurma bir söz bile hadis kabul ediliyor.
istanbul'u fetheden emir ne güzel emir, onun askeri ne güzel askerdir gibi çok uydurma hadis var.
arkadaşlar, bunlar zaten hadis ilmiyle uğraşan sayısız alimin malumu olan hususlar. bize de yazılı eserler bırakmışlar:ne çalıştılar? nasıl çalıştılar? ne neticeler elde ettiler? nasıl değerlendirmeler yaptılar vs vs
.....
(metin uzun geldi diye ikaz veriyor, kısım kısım devam edeyim, o kadar yazdım ziyan olmasın)d
yorumun ikinci kısmı:
YanıtlaSilbugün Allah'ın kelamı elimizde zaten. lazım olanlar orada var. isteyen okur, inceler öğüt alır, elbette Kur'anı okuyup anlayabilmek için, yani Kur'an ayetlerinin kelime anlamları, cümle yapıları vs gibi bakımından anlaşılabilmesini sağlayan bir çok yardımcı kaynaklarımız, yardımcı ilmî eserler var. hiç bir şeyi okuyup anlayamıyorsak bir çok güzel meal var, her birinin eksik yönerli olabilir, onları da ASLIyla karşılaştırmak mümkün. ayrıca diğerleri doğru tercüme edebilmiş mi? ayetlerin anlamlarını doğru ve isabetli verebilmiş mi diye inceleyebiliyoruz. ayrıca bir çok ilim adamlarımız var, tefsirciler, hadis alimleri, lisaniyat (dil bilimi) alimleri, bir çok geçerli usul üzerinde çalışmalar yapılmış, hepsinden YARDIMCI statüsünde bilgi ediniriz öğreniriz, belki bazılarından da hatalı örnek oldukları için bilgi ediniriz yani. hatta öyle ki, mesela sohbet olsun diye söylüyorum, arabistan yarımadasının jeolojik yapısını, klimatolojisini, astronomisini, mevsimlerini vs inceleyerek bunlardan bazı destekleyici bilgiler getirenler var. misal diye söyleyeyim: acib ul Kur'an diye bir alan var, bu alanda çalışan lisaniyatçı alimlerden Kitabda geçen kelimelerden, ne bileyim mesela bu kelimenin anlamını en iyi basra tarafında kullanılan dilde görüyoruz, aslı şudur, veya katar'da buna şöyle denir vs diye sayısız bilgiler edinebiliyoruz. bunlar direkt doğru kabul edilecek olarak değil de, bilgi birikimi olarak faydalı olaBİLİR. ilim adamlarımız diyorduk laf uzadı, geri dönersek, cümlesi sağ olsunlar, var olsunlar. elbette bir çok tefsirlerimiz var, lugatlerimiz var, tekrar ediyorum: bunların hepsi neticede yardımcıdır. hepsinden faydalanarak okuyup öğrenmek, incelemek, araştırmak, sormak, elbette tartışıp eleştirmek değerlendimek suretiyle olabildiğince iyi yeterli seviyede birikim sağlamak ve böylece anlamak mümkün, ancak bütün bunlar öğüt almak isteyenler için tabii.
"Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?" (Kamer, 17)
öğüt almak istemeyenler için ise bahane çok tabii.
burada keselim artık
cümleten selamun aleykum arkadaşlar.
(arkadaşlar ben bu blogu takip etmiyorum, cevap vs gönderilirse bundan haberim olmaz, kusura bakmayın, yani sizin cevabınıza yeniden cevap vermem mümkün olmaz, ayrıca bilgim de yetmeyebilir, o durumda zaten söylerim bilgim yok diye. ancak her türlü eleştirinizi buyurun yazın. bir iletişim olur, arkadaşların faydalanabileceği bilgi akışı olaBİLİR. belki bir arkadaşımız buradan hareketle gider inceler, değerli birtakım bilgilere-yorumlara ulaşır, kendisi de geçerli değerlendirmeler yapar. ilim böyle böyle gelişir yani.)
Ekleme,
YanıtlaSilBunca insan yanılıyor olabilir mi diyorlar. Evet yanılıyorlar. Sayıca çokluğun Kur'an da hükmü yok, aksine azınlık kurtuluşa erecek diyor. Keşke okusalardı.
Bizim uygulayıp anladığımızı sandığımız şey, atalarımızın uygulayageldiği bir uydurma. Allah diyorki, Ruhbanlığı ben üzerlerine yazmadım, kendileri uydurdu Bu da onun gibi birşey. Artı, ona bile gereği gibi özen göstermediler diyor. Buyurun.
Isevi olan bunu yaptı da , müslümanım diyen yapamaz mı?
Kur'an ı aklederek, sindire sindire okuyanlardan olmak dileğiyle.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilSizi saptirmasina müsade etmeyin. Kendi idrakinizi kullanin. Mealler hatalı diyen biri gerçeği gordugunu söylüyor burada.
SilHz.İbrahim'den beri var olan namaz senin burada insanları namasteci diye kucumsemenle mi tedavülden kaldırılıyor? Sen kimsin ki Allah'ın dinine inanan müslümanları suçlayıp da sadece kendini müslüman görebiliyorsun?
YanıtlaSilBu utanmazin söylediklerinin tesirinde kalmayın. Kendini peygamber ilan eden Evrenesoglu bile bunun yanında çok daha tahammül edilebilir birisi kalır. Amaci insanları dinden çıkarmak. Sakın bu utanmazi ciddiye almayın.
YanıtlaSilSana Kitab’ı indiren O’dur. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab’ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar. (Al-î İmran - 7)
YanıtlaSilBu bloğun sahibini destekleyen arkadaşlar, Nisa Sūre'sindeki şu ayetleri de dikkate alın:
YanıtlaSil150. Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip «Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız» diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;
151. İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Bir kişinin düşüncelerinin tesirinde kalıp namaz kılmanın bid'at olduğuna ikna olup ahiretinizinde dünyanizi da heba etmeyin.
Bütün mealler hatalı diyip Elif'i bile bilmeden kuranı anladığını düşünen bu çelişkili, provokasyon yazısını yetkili merciilere şikayet ettim. İnşallah hak yerini bulur. Bu utanmaza kanan insanlara Allah'tan idrak ve şuur diliyorum.
YanıtlaSilŞimdi salatı nasıl ikame edeceğiz?
YanıtlaSil1400 yıldır binlerce İslam alımının kunhune vardım diyemedigini (akaid, hadis, kelam ilimlerini öğrenerek) bu arkadaş mealden öğrenmiş. İkame ettiği şeyi onun gözden geçirmesi gerek. Fakat derdi belli.
SilHocam Kur'an'dan namaz çıkmıyor işte siz niye insanlara peygambere inanmıyor diye iftira atıyorsunuz. İstediğin tüm ayetleri getir namaz çıkmaz.
SilUzun uzun okumaniza gere yok. Durumun özeti:
YanıtlaSilhttps://twitter.com/orhntv/status/929952878202118144
Genç nesli zehirlemenize müsade etmeyeceğim de ondan.
SilDeizm propogandasi yapacaksan eğer zaten bu inançla ilgili onlarca site mevcut. Müslümanların inançlarını carpitmaya çalışacağına kapat bloğunu oralarda ottur borozanini.
YanıtlaSilBurdsn tekrar yaziyorum, Kur'an meali birinin Kur'an'dan anladigidir. Kur'an her ülkede tefsir edilir. Bu sadece dille iligli birsey değil. Bu şahsın söylediklerine kanmayın. Hakikati aramaya devam edin. Sizin beyninize ciple bilgi aktarır gibi ikna edici birşeyler yazmış fakat tek bir kaynağı yok. Uzak Mescit dediği yerin ne sanat tarihinde ne arkeolojide hiçbir karşılığı yok. Neden İsra suresi 1.ayette herşeyden münezzeh olan Allah diye bir tabir var onu aciklayamiyor ve Mescidi Aksa'yi kucumsuyor. İslam'ın kutsal değerlerine alenen dil uzatılıyor burada. Bu hadsize uymayın.
YanıtlaSilBugün Filistin'de cenaze kaldırıp namaz kılan insanlara bile namasteci müşrik diyecek kadar alçalan saygısız, bu hareketlerine mi gerçek müslüman oldun sen şimdi?
YanıtlaSilKur'an'da namaz yok diyerek mi ogreniyorsun Kur'an-ı? Sana kolaylıklar, umarım bu bataklıktan bir an evvel kurtulursun. Allah hidayet ve şuur nasip etsin.
YanıtlaSilO namaz olmuyor. Türkçe'de "göz" denildiğinde çekmece gözü anlamı da nasıl ortaya çıkıyorsa salat'in namaz olmadığı da bu mantıkla ortaya çıkıyor.
YanıtlaSilMekke'deki musriklerin namaz kıldığını hangi ayetle aciklayacaksin? Ya bir altını doldur önce söylediklerinin. Ne utanmaz arlanmaz şerefsiz haysiyetsiz bir yaratiksin sen.
YanıtlaSilAbicim öğrenmek için soruyorum, yüce Allah c.c. neden salatı ikame edin diye bir ifade kullanmış da doğrudan namazı 5 vakit kılın gibi kimsenin yoruma kaçamayacağı bir kesinlikte dememiş? Aynı ley örtünme konusunda da var.
SilAllah c.c'nin salati ikame edin demesiyle ne anladığını anlatırsan anlatabilirim. 5 vakit namaz kılın da tüm tefsirlerde var. Ama siz modernizm tuzağına düşüp ayeti meal adı altında yazılan metinlerden çekip 3e indiriyorsunuz. Siz ne ara bu kadar kolaycı oldunuz, bu aceliniz nereye? Yemek tarifi mi bu?
Silhttps://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/559164
SilBurada salat'in ikamesi aktarılmış. Ctrl f ile aratıp sadece orayı okuyabilirsin. Böyle Kur'an'da namaz yok diye yazılan şeylerle aklınızı bulandirmayin. O ilgi çekmek ve için bunu yapıyor, değişik birşey söylediğini iddia edip kendini sizler üzerinden tatmin ediyor.
Salatı ikameden ne anlıyorsun demişsin, işte sorun orda sanırım, herkes başka bir şey anlıyor ondan. Aktarılan tarihi bilgilere göre müşrikler de el çırparak, rüku ve secde ederek namaz (salat) denen ritüeli yaparlarmış diye duydum. Onlar da Allahu tealaya inanırlarmış ama lat, menat, uzza gibi putları kendileriyle Allahu teala arasında aracı sayıp (bugünkü Menzil şeyhine, Cübbeli Ahmet'in vefat eden şeyhine, Fetö'ye vs anormal hürmet gösterip, Allahla aralarında aracı kıldıkları gibi) putlara taparlarmış.
SilYani en ilkel topluluklar da bile bir secde etme ritüeli var belgesellerde görüyoruz. Elde mızrak g.tte yaprak kabileler secde ederek ibadet ritüeli yapıyorlar. Şimdi benim merak ettiğim şey şu; Kuranı Kerim çağlar üstü diye biliyoruz. Farz et ki Fransız sömürgesi olmuş ve anadilini unutup Fransızca konuşan bir kabileye 1955 yılında Fransızca Kuran ulaştı bir şekilde. Elektrik yok, telefon, telgraf yok ve bu lar Afrikanın ücra bir köyündeler. Bunlar Fransızca Kuranı okumaya başladılar, salatı ikame edinden ne anlayabilirler? Rüku edenlerle rüku edin, secde edenlerle secde edin ayetinden ne anlayabilirler?
Nereye secde edeceğiz, secdede ne yapacağız, kaç dakika secde edeceğiz vs belli değil ki? Şimdi Kur-anı Kerim çağlar üstü diyorsak bunu ilk kez okuyan birinin de bu kavramları kolayca anlayabileceği şekilde bir kitap olması gerekir değil mi?
Bizler 2023 yılının teknoliji konforunda bu ları tartışıyoruz ve birbirimizle olmadık hakaretler ediyoruz hatta iki taraf da birbirini kafirlikle suçlayabiliyor.
Allah azze ve celle, neden apaçık bir şekilde "5 kere namaz kılın, sabah namazı 2 rekattır, ilk rekatta zammı sure okuyun, Fatiha oöuyun" vs dememiş?
Aynı tartışma örtünmede de var. Kimisi diyor sadece saçı örtün, kimi diyor üzerine örtü alsan yeter, kimi diyor örtünme yoktur. Yüce Rabbim neden apaçık şekilde saçınızın teli dahi görünmeyecek şekilde örtünün dememiş? Hadisler var deme, onları doşruluğu %100 kesin değil.
Üstelik Afrikalı adam sadece Kuranı (mushafı) buldu, yanında 20 ciltlik Taberani'nin hadis külliyatı verilmedi kendisine.
Sen İslami yıla, güne, teknolojiye uyduramazsin. Herşeyi İslam'a uydurmak zorundasın. Uydurmak zor geliyorsa bir kendine dön bak derim.
SilKel alaka bir cevap olmuş bu.
SilSenin dinin sana, benimki bana ayetini nasıl aciklayacaksin? Madem bunca insan namaz kılarak şirk koşuyor, bırak koşsunlar? Kur'an sana demiyor mu senin dinin sana diye? Madem bu kadar ayet muslumanisin al sana ayet
YanıtlaSilBu yazdiklarin da seni şirke sokmuyor mu? Hiç mi utanman arlanman yok senin? Ne tür bir iki yüzlü şeref yoksunusun sen?
Bakın bu utanmaz Kehf süresindeki çocuk cinayetine deginemiyor. Oradan size şov yapamayacağını biliyor. Aykırı görünüp kendini var etmek için rükû, secde gibi kavramları komedi nalzemesi yapmış kendince yorumlamış. Bu tribün fetistinim azıcık namusu olsa dünyanın her yerinde namaz kılan insanlara namasteci gibi saçma sapan laflarla satasmazdi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilsen de biliyorsun ne sahtekar olduğunu da rollere bürünüyorsun işte
YanıtlaSilBlog'u hortlatmak gibi olmasın ama ben konuyu değerli buldum üslup biraz tuhaf olsa da. Bir de zekat mallardan sadaka vererek arındırma konusunda Tevbe 103 sanki biraz gözden kaçmış gibi hocam. Ayrıca ve son olarak Salat bağlantı vs demek yerine direk kuran okuma demiş olsan daha anlamlı olurdu yani Salatı ikame etmek kuran eğitimini ayakta tutma gibi. Bu arada ben ritüel dediğin şeyi nüsukları yapıyorum 5 vakit olarak ve faydasını da görüyorum sana da tavsiye ederim üşenmezsen göreceksin kötülüklerden alıkoyuyor gerçekten de düzgün bilerek yapanı. Bir de şimdi aklıma geldi salat kuran'la sınırlandırılmalı mı düşünsene günde 5 defa sürekli kuran okuyorsun habire kıssalar vs belki ayetlerin ve vahyin yalnızca kuran'la sınırlı olmadığını etrafımızdaki her şeyin birer ayet olduğunu vahyin de arıya bile yapıldığını düşünecek olursak. Neyse çok uzattım hakkını helal et.
YanıtlaSilYazarın görüşlerini değerli buluyorum, doğru yada yanlış demekten ziyade alışılagelmişten farklı bir bilgi üretmiş.Hakaret içerikli yorum yazanların kaygılarını anlayabiliyorum.Yetersiz bilgi , kendini ifade edememe , bilgi ortaya koyamama ve düşük ahlak'ın bir sonucu olarak hakareti kullanmışlar.Unutmayalım ki insanoğlu düşünmeli ve sorgulamalıdır.
YanıtlaSilHocam selamlar bende salatin olmadığını düşünüyorum da bu kadar fazla sahih dediğimiz hadislerde namaz geçmesi tuhaf değil mi ?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil@dacar, "fikrinizce" çöpe attığınız bütün hadislerin içinde Kur'an da gitti. Muhammed diye bir peygamber yaşadığını, bu kitabı gerçekten onun getirdiğini, gerçekten Allah'tan indiğini nereden biliyorsun? Muhammed'in varlığını, yaşadığını, binlerce ayeti olan bir kitabı anlattığını kabul ediyorsun, ama konuştuğunu kabul etmiyorsun? Konuşmadıysa, yani sözünün sıhhati hiç doğrulanamıyorsa Kur'an'ı nasıl doğruladın? O da onun sözlerinden yazıldı. Bir sözüne inanıp da ötekine inanmamanın hikmeti nedir? Sözleri güvenilmez ise Kur'an'a inanmanın delili nedir?
Silhttps://www.instagram.com/p/C7966fOOwfq/?igsh=cjR4NDEzeTFicWw1
SilKuran'daki ilk ayet olan “İkra” genel kanıya göre “oku” şeklinde olmamalıdır. Okumak için bir metin gerekir. Bu ifade “duyurmak” “yaymak” anlamına gelmelidir. Yani vahyi artık insanlara duyur onlara haber ver gibi bir anlama da gelebilir. İlk ayetin bu şekilde olması, muhatap olarak seçilen Peygamberimiz Hz. Muhammed’e “artık tebliğe başlayabilirsin, artık sana söylediklerimi başkalarına da oku demesi daha mümkün gibi geliyor. Bu da gösteriyor ki bir müslüman için en önemli görev ayetlerle irtibat kurmak ve bu irtibatı kitlelere duyurmaktır. Bundan dolayı "salat" emrinin bu irtibatla ilişkili olması mümkün olabilir.
YanıtlaSilİlk emrin kâinatı oku anlamına geldiğini belirten bir yoruma da rastlamıştım. Önce kendinin sonra etrafındaki her şeyin nasıl da mükemmel şekilde yaratıldığına bir bak. Gözün, kulağın, ağaçlar, organların, su, gökyüzü, ay... Etrafına bak ve kainatı oku, anlamaya çalış. Yaratan Rabbinin adıyla oku, O ki insanı bir kan pıhtısından yarattı.
SilÇoook çok derin zırvalamışsın... Cahilce ve Akılsızca zırvalamışsın... İddian akla mantığa ve Kurana aykırı... TikToka video çek bence...
YanıtlaSilİsra 107'de 'yahırrûne lil ezkâni succedâ' geçiyor. İsra 109'da ise 'secde' kelimesi olmadan sadece 'yahırrûne lil ezkâni' geçiyor.
YanıtlaSilBu iki ayeti açıklayabilirseniz çok sevinirim. Yani burada Rabbimizin 'çeneleri üzerine yere kapanırlar' ve/veya 'çeneleri üzerine kapanarak secde ederler' demesinden ne anlamalıyız? Size göre fiziksel bir hareket yok mu burada?
Yani secde ederler, tamam boyun eğerler ve teslimiyet gösterirler. Fakat neden çeneleri üzerine yere kapanarak?
Lütfen cevabınızı bekliyorum. İyi günler.
çene üzerine secde ile çenelerine secde ettirmeleri yani mecazi olarak "çenelerini kapatmaları/susmaları" kastediliyor olabilir
Silhocam dedikleriniz mantıklı ama 4/101 deki "salatı kısaltmanızda sakınca yoktur" ile ne demek istiyor o zaman, gelen vahyi yarıda kesmesi mi bekleniyor ?
YanıtlaSil